Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Beykoz İlçe Belediye Başkan adayı Alaattin Köseler ve CHP Ümraniye Belediye Başkan adayı Aykut Erdoğdu ve ile birlikte ilçe turlarına katıldı.
Özel, İmamoğlu ve Köseler, ilçe turunu Paşabahçe Meydanı’nda düzenlenen halk buluşması ile noktaladı.
ÖZEL: “İHANET PROJESİNİ EKREM BAŞKANIMIZ DURDURDU”
İptal edilen 31 Mart 2019 İstanbul seçimlerini hatırlatan Özel, “Küçük farkı bile önce hazmedemediler. Hilelerle seçimi elimizden almak istediler. Sonra ‘Hadi bir daha’ dediler. İstanbul’un iradesine el konulmak istediğini görenler ne yaptı? ‘Haziran’da Osmanlı tokadı vuracağız’ diyenlere, demokrasi tokadını bir vurdu. Akılları başlarına geldi” şeklinde konuştu.
“Ekrem Başkan, İBB Başkanı olduğundan beri, İstanbul’un üstünde bir helikopterin içinde Tayyip Bey gezemiyor” diyen Özel, şunları söyledi:
“Gezip de yanındaki İBB Başkanı’na, ‘Bu arsa kimindi’, ‘Bizim efendim.’, ‘Katarlılara verdim.’ ‘Bu arsa kimindi’, ‘İBB’nin efendim’, ‘Ben bunu Birleşik Arap Emirlikleri’ne söz verdim’, ‘Ya arsa kalmadı mı’, ‘Kalmadı efendim’, ‘O zaman bir kanal daha açalım. Etrafını Katarlılara satalım.’ Bunların hepsi bitti. Şimdi Murat Kurum’a soruyorlar; ‘Kanal İstanbul hakkında ne düşünüyorsunuz?’ Baktı ki Ekrem Başkan’ın sloganını İstanbul benimsemiş, ‘Ya kanal ya İstanbul’ demiş. Diyor ki ‘İstanbul’un sorunlarını konuşalım. Bunu niye gündeme getiriyorsun. Neden Kanal İstanbul konuşalım’. Kardeşim Kanal İstanbul’u sen söyledin.
Senin reisin söyledi. Recep Tayyip Erdoğan söyledi. Bu ihanet projesini de işte Ekrem Başkanımız durdurdu. Eğer 5 yıl önce Ekrem Başkan değil de o zamanki Tayyip Bey’in adayı Binali Bey olaydı, kalan bütün arsalar gitmişti. İstanbul’un boğazına hançer girmişti. Kanal İstanbul’u yapmışlardı. Her tarafını da Katarlılara satmışlardı. İstanbullu Ekrem Başkan’a oy vererek, Beykozlu Alaattin Köseler’e oy vererek sadece kimin belediye başkanı olacağına karar vermeyecek. Beykoz’un ve İstanbul’un yeniden ihanete uğramasını engel olacak, izin vermeyecek.”
“94 RUHU İSTANBUL’A İHANETİN BAŞLANGIÇ GÜNÜDÜR”
“Çıkmışlar, tekrar oy istiyorlar” diyen Özel, “Hatta 94’te kazanmış ya, ’94 ruhuyla’ diyorlar. Kardeşim, 94 ruhu dediğin nedir? Ankara’da Melih Gökçek belediyeciliğidir. Burada, o günden itibaren İstanbul’a ihanetin başlangıç günüdür. Ben demiyorum. Tayyip Bey diyor. Diyor ki ‘Biz yatay mimari yapamadık. Dikey mimariyi tercih ettik. İstanbul’a hançerleri sapladık. Ve burada benim de suçum var.‘ Doğru söylüyor. Rakamı söyleyeyim mi? O geldiğinde İstanbul’da kaç gökdelen vardı? 4. O giderken kaç vardı? Tam 247. İstanbul’a 247 tane hançer saplayanın, bundan sonra İstanbul’a vereceği hiçbir şey yoktur. Uzak dursunlar. Gölge etmesinler yeter” şeklinde konuştu.
CUMHURBAŞKANINA TEPKİ: “VALLAHİ DE YALAN, BİLLAHİ DE YALAN”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile emekli maaşlarıyla ilgili yaşadığı polemiğe atıf yapan Özel, şöyle konuştu:
“Tayyip Bey’le aramızda, son günlerde büyük bir gerilim var. Bana diyor ki, ‘Birisi emeklileri tahrik ediyor’ diyor. En düşük emekli maaşı 10 bin lira. Dün TÜRK-İŞ açıkladı. Açlık sınırı 16 bin 200 lira. Türkiye’de neredeyse bütün emekliler, açlık sınırının altında kalıyorlar. Bana diyor ki; ‘Emeklileri tahrik etme. Eğer emeklilere senin dediğini verirsem, çalışanlara maaş ödeyemem.’ Vallahi de yalan, billahi de yalan. Sen 5’li çeteye parayı buluyorsun. Saray müteahhidine parayı buluyorsun.
Zenginlerin vergilerini ertelemeye parayı buluyorsun, bir tek emekliye gelince ‘Param yok’ diyorsun. Siyaset öncelik belirleme işidir. Senin önceliğin 5’li çeteler, benim önceliğim emekliler. Senin önceliğin birilerini zengin etmek, bizim önceliğimiz birilerinin yoksulluğunu gidermek. Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları 1 Nisan’dan itibaren yoksulluğu yönetmek için değil, yoksulluğu yok etmek için göreve gelecek.”
“BABA OCAĞININ TAPUSU BİR KİŞİYE KAYITLIDIR”
“Beykoz’dan bir çağrım olacak” diyen özel, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“O çağrım Beykoz’daki, CHP dışındaki partilere geçmişte oy vermiş olanlara, siyaset yapmış olanlara. Geçmişte gönlü orada olup da şimdi içi buruk olanlara. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’yiz. Bu partiye ‘baba ocağı’ diyoruz. Öyle ya herkes baba ocağına doğar, ana kucağına doğar, büyür, bir noktaya gelir. Kimi büyüğüne gider yerleşir. Kimi daha küçüğüne razı olur. Kimi uzakta oturur, kimi yakında oturur. Ama herkes bilir ki; bir gün başım sıkışırsa, bir gün dara düşersem, baba ocağının çorbası kaynamaktadır, bacası tütmektedir. Başı sıkılanın geleceği yer baba ocağıdır.
Kim gelmek istiyorsa, baba ocağının kapısı ardına kadar açıktır. Yeri, evin baş köşesidir. Kapının önüne geçip de gelene ‘Niye geldin’ demeyiz. ‘Nereden geldin’ demeyiz. Çünkü sorarsa, ‘Kardeşim tapusu kimdedir’ diye, baba ocağının tapusu Özgür Özel’de değildir. Kemal Bey’de de yoktu. Ne rahmetli Ecevit’teydi ne rahmetli İsmet Paşa’da. Baba ocağının tapusu bir kişiye kayıtlıdır. O da Gazi Mustafa Kemal Atatürk.”
“BÜTÜN DEMOKRATLARI, İSTANBUL İTTİFAKINA VE TÜRKİYE İTTİFAKINA DAVET EDİYORUZ”
“Madem ki bu memleketin yüzde 95’i Atatürkçüdür; madem ki Beykozlu AK Partililere, MHP’lilere sorduğunda da ‘Atatürk’ü seviyorum, vatanımı kurtaran, milletimi özgürleştiren ezanımın okunmasına, dinimin yaşanmasına izin veren ulu önderdir’ diyorsa, Atatürk’ün baba evinin kapısı hepsine açıktır. Buyursunlar gelsinler. Ve şimdi tam 100 yıl sonra, Cumhuriyetin bir kez daha kurtulmasına, demokrasinin bir kez daha kurulmasına, fakirin, fukaranın, garibin, gurebanın yeniden kollanmasına, bu memleketin bir kez daha güçlü bir Türkiye olmasına ihtiyaç var.
Onun için bu seçimlerde, AK Parti’yle MHP’nin Cumhur İttifakı’na karşı bir büyük ittifaka ihtiyaç var. Biz oradayız. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, İstanbul’da İstanbul ittifakının içindeyiz. Türkiye’de, Türkiye ittifakının içindeyiz. Türkiye ittifakının içinde, elbette sosyal demokratlar var. Ancak yetmez. Ayrıca milliyetçi demokratlar var, iyi insanlar var, muhafazakar demokratlar var. Hepimiz gibi inançlı insanlar var. Ve hiç ayrım yapmadan Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, göçmeni hep beraber bütün demokratları, İstanbul’da İstanbul ittifakına, Türkiye’de Türkiye ittifakına davet ediyoruz.”
İMAMOĞLU: “BEYKOZ, KİMSENİN TAPULU MÜLKÜ DEĞİL KARDEŞİM”
Buluşma öncesinde ekibinden, 4,5 yıl içinde Beykoz’a kaç kez geldiğinin bilgisini kendisiyle paylaşmalarını istediğini aktaran İmamoğlu, “Ama hani öylesine, toplantı vesaire değil. Şantiyeye, köylere, denetime, temel atmaya ya da bir sürecin başlangıcını yapmaya ya da açılış yapmaya… Tam 17 kez gelmişim. Diğerlerini saymıyorum. İnanın 17, 20, 25, 30, 49 kez gittiğim ilçe var. Bu ilçeye en az -ki Alaattin Köseler’in atacağı temeli, yapacağı açılış saymıyorum- İBB adına en az 30kez, 40 kez geleceğim, daha çok çalışacağım” dedi.
Beykoz’un gerçek potansiyelini 23 Haziran 2019’da gösterdiğini kaydeden İmamoğlu, “Beykoz, kimsenin tapulu mülkü değil kardeşim. Beykoz, Beykozlunun. Oyalamaca yok. Her hep birlikte Büyükşehirde de Beykoz’da da hep beraber güçlü ittifakımızın karşılığını alacağız. Bizim ittifakımız halk ittifakı, halk. İstanbul ittifakı” diye konuştu.
“MİLLETE AİT OLAN YERİ MİLLETE VERDİK”
Başta Anadolu Hisarı’nın restorasyonu olmak üzere Beykoz’da birçok farklı alanda yaptıkları hizmetlerin özetini sunan İmamoğlu, “Beykoz Sosyal Tesisleri Kır Bahçesini vatandaşlarımızla buluşturduk. Mutlaka kır bahçesini görün. Bakın orası, işgal altında bir yerdi. İşgal altında bir yeri temizledik, boşalttık. Millete ait olan yeri, millete verdik. Biz milletin yerini millete, milletin parasını millete veriyoruz kardeşim. Bizim başka bir yolculuğumuz yok” şeklinde konuştu.
İSKİ’nin Beykoz’da 3,5 milyar liralık yatırım yaptığı bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Çubuklu’daki siloları, akaryakıt tanklarını biliyorsunuz değil mi? Orada muhteşem kütüphaneler geliyor. Muhteşem sosyal tesis geliyor. Müzeler geliyor, çocuk oyun alanları geliyor, konser alanı geliyor. Yıllarca, acaba kim için bekletiyorlardı, bilmiyorum ama biz orayı da millete açıyoruz” ifadelerini kullandı.
“130 DOLAR NERE, 6 DOLAR NERE?”
“Beka meselesi sayılacak çok sorunu var ülkenin” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Ekonomik sorunu var; doğru mu? Enflasyon almış başını gidiyor; doğru mu? Emeklilerimiz çok sıkıntıda; doğru mu? ‘Aç’ diyor. Aç, haklı. Biz, Kent Lokantasını bu şehrin her noktasını açacaktık zaten. Devam ediyoruz. Ama artık Kent Lokantası, vallahi billahi insanlarımızın açlığını ya da bir lokantaya gidemeyişini, bir öğle yemeği yiyemeyişini bile karşılaması noktasında önemli bir proje oldu. Beykoz’a da Kent Lokantası geliyor.
Hiç merak etmeyin. Bakın; hayat pahalılığı… En büyük paramız 200 lira değil mi? 200 lirayı, 14 sene önce bu hükümet çıkardı. 14 sene önce 200 lira, 130 dolar yapıyordu. Dün akşam arkadaşlarım, raporunu çıkarttılar. Şu anda 6,5 dolar yapıyor. Öğlene doğru arkadaşım beni aradı, ‘Başkanım, belki de bugün 6 dolara düşecek’ dedi. 130 dolar nere, 6 dolar nere? Hani bunu diyordu ya ‘Nereden nereye.’ Nereden nereye!”
“200 LİRA İLK ÇIKTIĞINDA, 500 EKMEK ALIYORDU”
“Bakın bir gerçek daha söyleyeyim size. Değer kaybı, yüzde 1200’den fazla. Bakın en güçlü değer kaybını söylüyorum size. 200 lira ilk çıktığında, 500 ekmek alıyordu. Doğru mu? Şu anda 50 ekmek alabiliyor, 50 ekmek. 500 ekmek… 50 ekmek… 200 lira, 41 kilo tavuk alıyordu. Şimdi 1,5 kilo tavuk alamıyor. Belki de 1 kilo. İşte biz bu yüzden, İstanbul’da sosyal yardımları 6 kat arttırdık. Diyorlardı ya, ‘Yardımları bunlar gelince keserler.! Biz 6 katına çıkarttık. Anne Kart’ı biz çıkarttık.
Halk Süt’ü biz dağıttık. Anne Kart, tam 650 bin annenin cebinde var. Helali hoş olsun. Onlar annelerimizin hakkı. Kreşlerimizi açtık. Onun için yeni dönemde bu tür yardımlarımızı ve desteklerimizi arttırmaya devam edeceğiz. Bakın 100 bin öğrenciye üniversite bursu verdik. Şimdi bu Eylül ayından itibaren, 100 bin öğrenciye tam 15’er bin lira burs vereceğiz. Yeni dönemde öğrenci yurt sayımızı, tam 15 bin kişi kapasiteye biz çıkaracağız.”
“TAPU SORUNUNUZU DA BİZ ÇÖZECEĞİZ”
“Beykoz’un en önemli sorunlarından biri tapu, mülkiyet, kentsel dönüşüm sorunu. El ele, kol kola, Alaattin Köseler Başkanımızın da deneyimiyle, biz çözeceğiz. Göreceksiniz. Ve sizlerle konuşarak çözeceğiz. Tapu sorununuzu da biz çözeceğiz sevgili hemşehrilerim. Hepsi bizim işimiz. Bizim işimiz, sizin sorunlarınızı çözmek. Bütün bunları yaparken bir başka sorumluluğumuz daha var: İstanbul’u korumak. İstanbul’un muhafızı olmak. Bunların eline düşerse, Allah bu memleketi, bu şehri korusun. Hani az önce 200 liranın düştüğü durumu söyledim ya. Bunların eline İstanbul düşerse, Allah, İstanbul’u korusun. Bakı, bakın değerli İstanbullular; malumunuz bizde çok ama çok güzel bir söz var: Huylu huyundan vazgeçer mi?
Vazgeçmez, vazgeçmez. Hani bunlara mikrofon uzatılıyor. Ne diyorlar? ‘Milletin gündeminde olmayan, bizim gündemimizde olmaz.’ Ne için diyorlar? Kanal İstanbul için diyorlar. Doğru mu? Ama ben size söyleyeyim mi? Bunlar gizli gizli ihale yapıp, bir yandan Kanal İstanbul’da yol yürümeye çalışıyorlar. Biz İstanbul’un hep birlikte muhafızı olacağız, muhafızı. Bunlar gizli kapaklı ihaleler yapmaya devam etsinler. Ama bu millet gizli kapaklı değil, açıkça bunlara demokrasi dersini, İstanbul’un muhafaza olduğunu, İstanbul’u bir kişiye değil, 16 milyona emanet edeceğini, 31 Mart’ta demokrasi şamarı gibi vuracak yüzüne, demokrasi şamarı.”
“HERKES HAKKI OLANI ALSIN DİYE ÇALIŞIYORUZ”
“Biz, herkes hakkı olanı alsın diye çalışıyoruz. Liyakat partizanlığı yensin diye çalışıyoruz. Biz, az önce söylediğim Kent Lokantaları, kreşler açarak, belediyeler halkının yanında olsun diye çalışıyoruz. Biz, o Kanal İstanbul gibi bir felaketin bu şehrin başına gelmemesi için çalışıyoruz, bunların insanları aldattığı gibi değil. Hatırlıyor musunuz; genel seçimden önce çıkıp, ‘Faiz düşerse, enflasyon da düşer. Bu ruh, bu tende oldukça faizi düşüreceğiz. Nas var, nas. Sana bana ne oluyor’ dediler mi?
Ne yaptılar? Faizi yüzde 8,5’tan aldılar, artık gerçek faiz neredeyse üç haneli rakamlara çıktı. Biz, sizi aldatanlardan asla olmadık, olmayacağız. Bizim milletimiz aldananları sevmez, bir de aldatanları sevmez. Doğru mu? Bir kişinin değil, 16 milyonun dediği olsun diye, bu şehri muhafaza edeceğiz. Allah bu şehri, aldananlardan ve aldatanlardan korusun kardeşim.”
“İSTANBUL’DA İNSANLARI BİR KEZ BİLE ALDATACAĞIMA, 10 TANE, 100 TANE SEÇİM KAYBEDERİM KARDEŞİM”
“Kimseyi oy verdi, vermedi diye ayırt etmedim, etmeyeceğim. Hak edenin hakkını vereceğiz. Hakkınızı yedirmeyeceğiz. Ne dedim? ‘Hak yemem, kimsenin hakkını da yedirmem kardeşim.’ Ayrımcılık yapmayacağız. Şunu söyleyeyim; İstanbul’da insanları bir kez bile aldatacağıma, 10 tane, 100 tane seçim kaybederim kardeşim. Ama bunlar insanları bin kere aldatıp, bir kez seçim kazanmak isterler. Her türlü kılığa girerler. Her türlü kötülüğü yapmaya gayret ederler. Yalan, dolanı, iftirayı işin içine katarlar. Ama bu millet, aldanmaz kardeşim.
Bu millet aldanmayacak. Hep birlikte 16 milyon İstanbullu ve Beykozlular olarak, 31 Mart’a hazır mıyız? Alaattin Köseler’e oy vermeye Beykoz hazır mı? İstanbul’u kazanmaya hazır mı? Meclisi kazanmaya hazır mı? Ne yapacağız? Çok çalışacağız. El el gezeceğiz. Kapı kapı gezeceğiz. Herkesle konuşacağız. Herkesin elini sıkacağız. Güler yüzlü başkanlar, dürüst başkanlar, ahlaklı yönetimler istiyoruz diyeceğiz.”